Borçlar Hukuku Temsili

BORÇLAR HUKUKU NEDİR ?

 

Borçlar Hukuku Medeni Hukukun bir alt dalı olarak kabul edilmektedir. Gerçek veya tüzel kişilerin kendi aralarındaki borç ilişkisini düzenleyen hukuk dalına Borçlar Hukuku denir.

 

BORCUN KAYNAKLARI NELERDİR ?

 

Borcun dört farklı şekilde ortaya çıkacağı kabul edilmektedir. Türk Borçlar Kanununda borcun kaynakları üçlü şekilde tasnif edilmiştir. Bunlar;

  • Hukuki İşlemden Doğan Borç İlişkileri (Bkz. Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi)
  • Haksız Fiilden (Bkz. Hakarete uğrayan kişinin manevi tazminat istemi)
  • Sebepsiz Zenginleşmeden (Bkz. Başkasının hesabına yanlışlıkla para havalesi yapan kişinin alacak hakkının doğması) şeklindedir.

 

Hukuki İşlemden Doğan Borç İlişkileri

 

Hukuki işlem, kişilerin belirli bir hukuki sonuç oluşturma amacıyla gerçekleştirdiği olguya denir. Hukuki işlemin en önemli ve kurucu unsuru şüphesiz ki irade açıklamasıdır. Öyle ki fesih ve dönme gibi hukuki işlemlerde iradenin açıklanmasıyla fesih veya dönme gerçekleşir. Bazı hukuki işlemlerde ise (bkz. karşılıklı borç yükleyen sözleşmeler) karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları gereklidir (bkz. icap ve kabul). Ancak bazı işlemler açısından karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının yanı sıra başka zorunlu unsurlar olabilir. Örneğin taşınmaz satım sözleşmesinde tapu memurunun bahse konu satışı tescil etmesi gerekir. Örneğin; ibra, satış sözleşmesinin kurulması, alacak hakkının devri, mülkiyet hakkının devri, fesih ve dönme…

 

Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri

 

Türk Borçlar Kanununun genel hükümler kısmının birinci bölümünün ikinci ayrımının başlığını, Haksız Fiilden Doğan Borç İlişkileri oluşturur. Kanunun Haksız Fiilden kastı, kusurlu ve kusursuz sorumluluk türlerinin tamamını içerir. Başka bir deyişle Türk Borçlar Kanununun 49. ve devamında öngörülen haksız fiilden doğan borç ilişkileri, sadece kusurlu davranışlar sebebiyle gerçekleşen haksız fiilleri kastetmemektedir kusursuz sorumluluk hallerini de kapsamaktadır

Kusursuz sorumluluk nedir ? Kişiler, bazen kusurlu olmadığı halde sorumlu kabul edilir. Bazen sırf tehlikeli bir işletme veya şeye sahip olma sorumluluk için yeterliyken, bazen de kanun tarafından yüklenen ödevin yerine getirilmemesi bu sebeplerle oluşan zararlardan (illiyet bağı) işletme/ işyeri sahibinin sorumlu olması sonucunu doğurabilmektedir. (Bkz. TBK Md. 71) Örneğin, elektrik ve nükleer enerji ile çalışan işletmelerde bu enerjinin niteliği kendine özgü tehlikeler oluşturur. (TANDOĞAN, Sözleşme Dışı Sorumluluk, s. 2

Yani TBK md. 49′da öngörülen borç ilişkileri kusursuz sorumluluk türlerinden hakkaniyet sorumluluğu, özen sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu diye adlandırılan sorumluluk hallerini de kapsar. Sonuç olarak borç, haksız fiilden dolayı da doğabilmektedir. 

 

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri

 

Sebepsiz Zenginleşme Nedir ?Türk Borçlar Kanunun 77/1 fıkrası, Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğindenzenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür, şeklindedir, haklı bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşmeye sebepsiz zenginleşme denebilir. Örneğin, banka hesabına yanlışlıkla para yatırılan kişi sebepsiz zenginleşmiş kabul edilir ve bu kişi paraya iade etmekle yükümlüdür. Bahse konu durumda cezai sorumluluk halleri de saklıdır. (Bkz.  Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu )